27 Temmuz 2012 Cuma

sonunda sen varsın ...

                                  İşbu blog iki edebiyatçı kişisinin beş duyu organıyla algılayamadıklarından ibarettir.

                                                                                                  
                                                     Bu yazıntı Umut dilindendir:


peki ya başında? harfler uçuşurken anlam dehlizlerinde tanımladığın sen misin, ben miyim, yoksa anlamsız bütünlüğün tanımı: metin mi? "sis"ler bulvarına girip, paul klee'de uyandığında; pencereye uzattığın kirpiklerin pervazına tutunmayı başarırken-ne de olsa en iyisi pencere, dört duvarı göreceğine- gördüğün istanbul mu? ve yahut shattrat city'nin kadim yalnızlığında garra şehrine bir portal mı açtıracaksın "medivh"in torunları tarafından, belki de eski günlerdeki gibi orgrimmar'dan tanaris’e yürüyeceksin, zamanın unuttuklarını tekrar hatırlamaya! Deli cafer, İsmail, Tayfur ve şaşı gerçekten de kardeşinin çizdiği karikatürdeki gibi miydi diyeceksin, gökte yemyeşil bir ay dağılırken nasıl bu kadar mavi kalmayı başardılar diyeceksin- ama deme bırak herkesin metnini kendine-
 hiç merak etme bir çoğunda olduğu gibi bu metin de aşacak seni ve de beni, onu da-onları da-  anlam cümle içerisinde kullanılabilecek bir "pandora" değil ki kurup kurup açabilesin kafanda! emin ol pandoranın içerisinden “sen” çıkacaksın "doktor" değil, eğer doktor çıksaydı, van Gogh,  profesörün sözlerini gerçekten duyabilseydi diyerek ağlamazdım.
sakın, sen de ağlama bunca harf bambaşka şeyler de anlatabilirdi ki anlattı, kelimeler başka başka anlamlara da gelebilirdi ki geldi; diyeceğim şu ki bunlar laf ü güzaf, sonunda sen varsın! peki başındaki sen misin sonundaki sen? zaman bizi yenecek mi değiştirecek mi, dediğim gibi sonunda sen varsın, buraya yalnız geldin okudun metni-emin ol benimdi-, ve sonunda sen varsın metnin-emin ol senin-, ve gittiğin(m)de metin bizden büyük olarak burada kalacak; lakin sonunda sen olacaksın!
ha bir de, bu dünya soğuyacak, yıldızlardan mavi bir yıldız, yuvarlanacak ya, o öyle değil: bu dünya kararacak; çünkü çoktan tutuşturduk alevini ama çıkıp pencereye eline bir bardak su alıp söndürebilirsin dünyanı- aman balkona çıkmayın da basmayın… neyse kararmasın sonu metninize bunu yapmaya hakkım yok, fazla noktalama işareti kullanmamı da hoş görsün turgutçuğum, ne de olsa herkesin özbeni kendine!