27 Şubat 2013 Çarşamba

umut'un dedikleri ya da diyemedikleri. bilemedim.



Tanzimat Dönemi Türk Edebiyatı ile beraber edebiyatımıza edebi eserin konu bütünlüğüne uygun olarak başlık (seçimi/oluşturumu)/koymak girmiştir.

Yalnızlıktan zerre üzüntü, yeis, hüzün, dert, tasa hissetmemek bazen beni düşünmeye itiyor ki yalnız kaldığım zamanlarda en çok yaptığım eylem(oluş eylemi olsa gerektir ki bu, kendiliğinden gelen fikirlere ben yön verdiğim için belki de doluş(durum/oluş; hadi bu da istanbul ağzı dilbilgisisizcilere) eylemi demek daha doğru olur; nihayetinde bu doluş doluş bir yerde işte böylece dışa yol alma ihtiyacı duyuyor; yani bir de iç var içeri) bu oluyor; dolayısıyla yalnızlığım, bedenin diğer bedenlerden ayrı bir evren içerisinde  kaldığı tanımınızdan pek de uzaklaşmış oluyor!
Cihan, nam-ı diğer acjjcme(kim nelerden etkilenmedi ki?), beraber günlük tuttuğum acjjcmem! Evet,  beraber günlük tutuyorduk ki hala duruyor kendileri, hani o muhteşem sırlarımızı, duyduklarımızı, yer altından gün yüzüne çıkarmaya korktuklarımızı ben acjjcme ile paylaşıyordum o da benimle; her ne kadar bir süre sonra birbirimize mektuplar yazdığımız sayfalarda olmuş olsa da o bizim günlüğümüzdü. O'na çok dert yandım, kişiliğimin en derinliklerine yolculuğa çıkardım; çünkü okuyor, hissediyor ve bunu da nedense göstermek istiyordum.
Hande Hanım'ı gördüğümde buldum; lakin o bir kilitti/ sandıklarda kalmış bir kilit/ tek bir sandıkta/ matruşka falan gibi değil/ pandoranın kutusu hiç değil/ sandıktan sandığa bir kilit/ yani sanıyordum/ sanıyordun/ sandıklarımızla yaşıyorduk/sandığımız gibi ise hiç değildi/ ne hayat ne o/ne de ben/ kelebek kanatlı bir kapı/ eşiği beşik değildi/ kafiye ve sesi çoktan gömmüştük/ iğrendik çoğu zaman da/ sizden biriymişim gibi sandınız/ben hep aşık'ı da ilhanı da okudum/ya sandıkta bulamasam dediklerim de oldu/ sudan çıkmış bir sandık/yosunlar içinde/ içinde kumlar, deniz kumları/ sandığın içindeki kilit/ yusufçuk başlı/ yeşil bir paslanmış kilit/ kekova yeşili, izmir mavisi/kula sarısı/veyselin süleymanı tevfik/ umudun çeşnisi sade-ce/ tüm yönleriyle zebercetin intiharı:/ 1)dağların kıyıya dik uzanması.../ bendekilerden biri nazım'ın makinalarının gökyüzüne dik uzaması/üzerinde ay büyürken karbon çarpması/ handenin eldiveni yoktu/ hayata karşı soğuk/ elleri 1887 aliye hanım elleri...
biten hiçbir şey yoktur dedik mi seninle? sorunun cevabını, soruların cevabını bırakmayı bulduk çoktan; unuttuğumuz birşeydi ya yaşamak, bazen yaşamak için ihtiyaç duyduklarımız, uçan sözlere hasret olduğumuz anlarda yazıyla buluşturabilir bizleri, sizleri!(en başında da demiştim sana; zaten kimsenin umrunda olamayacak insanların kimseyi umursamaması en iyisi olacağından, hiç olmazsa arada nefeslerimizi fikirlerimizle buluşturamadığımız anlarda burada  kafa açmak/ karıştırmak en iyisi olacak!)’yol’a geldiğim zamanlarda olacak)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder