Tanzimat Dönemi Türk Edebiyatı ile
beraber edebiyatımıza edebi eserin konu bütünlüğüne uygun olarak başlık
(seçimi/oluşturumu)/koymak girmiştir.
Yalnızlıktan
zerre üzüntü, yeis, hüzün, dert, tasa hissetmemek bazen beni düşünmeye itiyor
ki yalnız kaldığım zamanlarda en çok yaptığım eylem(oluş eylemi olsa gerektir
ki bu, kendiliğinden gelen fikirlere ben yön verdiğim için belki de
doluş(durum/oluş; hadi bu da istanbul ağzı dilbilgisisizcilere) eylemi demek daha
doğru olur; nihayetinde bu doluş doluş bir yerde işte böylece dışa yol alma
ihtiyacı duyuyor; yani bir de iç var içeri) bu oluyor; dolayısıyla yalnızlığım,
bedenin diğer bedenlerden ayrı bir evren içerisinde kaldığı tanımınızdan pek de uzaklaşmış
oluyor!
Cihan, nam-ı
diğer acjjcme(kim nelerden etkilenmedi ki?), beraber günlük tuttuğum acjjcmem!
Evet, beraber günlük tutuyorduk ki hala
duruyor kendileri, hani o muhteşem sırlarımızı, duyduklarımızı, yer altından
gün yüzüne çıkarmaya korktuklarımızı ben acjjcme ile paylaşıyordum o da
benimle; her ne kadar bir süre sonra birbirimize mektuplar yazdığımız
sayfalarda olmuş olsa da o bizim günlüğümüzdü. O'na çok dert yandım,
kişiliğimin en derinliklerine yolculuğa çıkardım; çünkü okuyor, hissediyor ve bunu
da nedense göstermek istiyordum.
Hande Hanım'ı
gördüğümde buldum; lakin o bir kilitti/ sandıklarda kalmış bir kilit/ tek bir
sandıkta/ matruşka falan gibi değil/ pandoranın kutusu hiç değil/ sandıktan sandığa
bir kilit/ yani sanıyordum/ sanıyordun/ sandıklarımızla yaşıyorduk/sandığımız
gibi ise hiç değildi/ ne hayat ne o/ne de ben/ kelebek kanatlı bir kapı/ eşiği
beşik değildi/ kafiye ve sesi çoktan gömmüştük/ iğrendik çoğu zaman da/ sizden
biriymişim gibi sandınız/ben hep aşık'ı da ilhanı da okudum/ya sandıkta
bulamasam dediklerim de oldu/ sudan çıkmış bir sandık/yosunlar içinde/ içinde
kumlar, deniz kumları/ sandığın içindeki kilit/ yusufçuk başlı/ yeşil bir
paslanmış kilit/ kekova yeşili, izmir mavisi/kula sarısı/veyselin süleymanı
tevfik/ umudun çeşnisi sade-ce/ tüm yönleriyle zebercetin intiharı:/ 1)dağların
kıyıya dik uzanması.../ bendekilerden biri nazım'ın makinalarının gökyüzüne dik
uzaması/üzerinde ay büyürken karbon çarpması/ handenin eldiveni yoktu/ hayata
karşı soğuk/ elleri 1887 aliye hanım elleri...
biten
hiçbir şey yoktur dedik mi seninle? sorunun cevabını, soruların cevabını
bırakmayı bulduk çoktan; unuttuğumuz birşeydi ya yaşamak, bazen yaşamak için
ihtiyaç duyduklarımız, uçan sözlere hasret olduğumuz anlarda yazıyla buluşturabilir
bizleri, sizleri!(en başında da demiştim sana; zaten kimsenin umrunda
olamayacak insanların kimseyi umursamaması en iyisi olacağından, hiç olmazsa arada
nefeslerimizi fikirlerimizle buluşturamadığımız anlarda burada kafa açmak/ karıştırmak en iyisi olacak!)’yol’a
geldiğim zamanlarda olacak)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder